Tunalı, İ. "Tasarım Felsefesi", s.18-19

1) Tasarım sözcüğü ' biçim vermek, temsil etmek' anlamına gelen latince  designare sözcüğünden gelmektedir. Tasarım öncelikle zihinde canlandırılan bir biçimdir. Diğer bir tanımla zihinde biçimlendirmektir. Bu tanımlamada zihinsel süreçlerin kullanımı ön plana çıkmaktadır ve bu oluşum süreci içerisinde biçim kazanmış bir nesne olarak dışlaşır, somutlaşarak ortaya çıkar. Farklılıkları bulma, hayal kurma, sorgulama, yaratıcı düşünme, eleştirel düşünme ve akıl yürütme gibi örnekler verebiliriz. Bu durumda insan ürünü olarak çok şeyi ele alabiliriz. Örneğin elimdeki kalem, kullandığımız masa, duvardaki tablo, oturduğumuz koltuk, vs... bunlar bir insan ürünün sonucu birer tasarımlardır. Başka bir anlam ile ifade edecek olursa tasarım bir ürününün tamamının veya bir parçasının çizgi, şekil, renk, biçim, doku, ve malzemenin esnekliği veya süslemesi gibi insan duyuları ile algılanan çeçitli unsur ve özelliklerinin oluşturduğu görünümdür. Bu nedenle yazarın belirttiği gibi tasarım, duyularla algılanan bir şeyin bilgi nesnesi haline getirilmesi olarak en yalın bilme etkinliği bile bir tasarımı ifade eder.
yazarın belirttiği gibi tasarım, kısaca tasarımının algı ile kavram arasında bir bağlama aracı olduğunu nesnel gerçeklik ile doğrudan ilişkisi bulunmadığını söyleyebiliriz. Tasarım olgusunda bir fikir ve o fikre göre biçimlenmiş bir nesnenin bulunması, başka bir ifade ile her tasarımın etkinliğinde, tasarımlayan özne, duyum, algı, düşünme, duygu, ve hayal gücü gibi zihinsel faaliyetle, kendisine verilmiş olan bir şeyi üç boyutlu doğal düzen içine yerleştirilmesidir.

2)  İnsanoğlu, bir doğanın parçası olarak edindiği içgüdüler ve üreticilikleri sonucunda isteklerini hareket haline dönüştürebilirler. Lakin işlevselliğe bağlı olarak bir obje ortaya koyamazlar.Nasıl canlılar çevreye uyum sağlamak amacıyla değişime uğruyorlarsa, tasarımlarda ortaya çıkan yeni koşulların getirdiği uyuma uyum sağlayabilmek için değişime uğrarlar. Bu değişimi gerekli kılan ise yaratıcılık ve insanoğlunun içgüdüsü sonucunda doğan merakıdır. Bu uyum karşısında da tasarım değişirken tasarımcı değişmez.